Bu fotoğrafımı her gördüğümde aklıma hep yıllar önce Foça da
gittiğimiz balıkçı iskelesi gelir. Ne alaka diyeceksiniz ama anlatınca bana hak
vereceksiniz.
Evliliğimizin ilk yılları, yaptığımız iş bize bizi yaşatmıyor. Her
gece yorgun bezgin durumdayız. Kolumuzu kaldıracak iki sohbet edecek halimiz
yok. Sürekli bir arayış içindeyiz. O gün enerjimizi toplayıp Foça ya balığa gitmeye
karar verdik. Sessizlik deniz ve sakinlik iyi gelecekti. Sabaha karşı 4 gibi
yanımıza nevalelerimizi alıp iskeleye doğru yola koyulduk. Aylardan mayıs hava
soğuk denecek kadar serin bu yüzden kuytu bir yere yerleştik. Kahvelerimiz
elimizde, oltaya vuran birkaç balığın titremesi ile heyecanlanıp gülüşüyoruz.
Saat 6 ya doğru balıkçı tekneleri yavaş yavaş etrafımıza demir
atmaya başladı. Balık ve sülünez kokusu ile martılar etrafımızı sarmıştı. Eski
kıyafetleri ve kirli sakalları ile mutsuz denecek kadar yorgun bedenler tek tek
teknelerden iniyorlardı. Sanki her biri bana beni anlatıyordu.
Belli ki gidecekleri yer ezberlerindeydi yoksa zaten bu kafayla
yolu bulmaları imkansızdı. Teknede kalanlardan kimileri bağıra çağıra ağları
topluyor kimileri kasa kasa balıkları hazırlıyordu. Sürekli bir gerilim bağırış
ve hüzün vardı etraflarında. Bunun nedeni ya gece boyu süren uykusuzluk ya
geçim derdi ya da lanet ettikleri bir işte olmalarıydı. Biran önce bu iş
bitmeli ve buradan kaçıp evlerine ya da şu an olmak istedikleri yere varmalılardı.
Eşimle hiç konuşmadan sadece onları izliyorduk. Hüzün bizi de
sarmıştı. Mutluluk gibi hüzün de bulaşıcıydı.
Uzaktan, yükseklerden gelen bir ıslık sesi duydum, kara treni
andıran bir melodiydi bu. Islık teknenin en üst kamarasından geliyordu. Balıkçılardan
biriydi belli. 20 25 yaslarında bir delikanlı, tek başına oturmuş, eline el oltasını almış denize sallamış. Dilinde
bir türkü, elinde bir sıcak çay. Seçimini çoktan yapmış, o an en doğru yerde
olan tek kişi o idi sanki. Etrafındaki herkes her şeye lanet okurken o bütün
gece boğuştuğu denizden ayrılmak yerine oltası ile balık tutmanın manzaranın
keyfini çıkartıyordu
Eşim de fark etmişti baktığım yeri. O anlamlı gülümsemesi ile
kafasını sallıyordu bana. İkimizde mesajı almıştık.
Her ne ile uğraşırsanız uğraşın eğer yaptığınız iş ve seçtiğiniz
eşten ayrı duramıyorsanız sakın bırakmayın. Tam tersi durumlarda bir şeyleri değiştirmenin
yollarını arayın.
Ezbere yaşamayın, farkınızın farkında olun
Sevgiyle kalın
Tayfun Öztayfun
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder